Terörü çocuklara nasıl anlatmalıyız?

Terörü çocuklara nasıl anlatmalıyız?
Güncelleme:

Psikolog Serap Duygulu, terör olaylarını çocuklara nasıl anlatmamız gerektiği hakkında bilgi veriyor...

Her gün terör olayları yaşıyoruz, bu olaylardan en çok etkilenenler ise çocuklar... Peki terör konusu çocuklara nasıl anlatılmalı?

Son günlerde artan terör olayları, başta çocuklar olmak üzere tüm toplumu derinden sarstı. Herkes büyük bir endişe yaşıyor, hiç kimse ne yapacağını bilmiyor? Peki, terör konusunu çocuklara nasıl anlatacağız? Ne yapmalıyız? Psikolog Serap Duygulu ile konuştuk.

Son zamanlarda ardı arkası kesilmeyen terör olayları yaşıyoruz. Bu olaylar toplumu psikolojik olarak neye itiyor, toplumda hangi hislere sebep oluyor?
 
Terörün amacı toplumu şiddet yoluyla ürkütmek, paniğe yol açmak, toplum düzenini bozarak hükümetleri ya da devletleri ekonomik, dini ya da siyasi anlamda istedikleri noktaya çekebilmektir. Bu bakımdan terör genellikle istediği etkiye yol açarak insanları önce bireysel anlamda korkutur ve toplumun kitle olarak hareket yönünü değiştirir. İnsanların sosyal yaşam alanlarını daraltmalarına ve kalabalık ortamlardan uzak durmalarına yol açar. Korkmak doğal bir tepkidir. Çünkü insanın hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak en temel güdüsü hayatını sürdürmek ve buna bağlı olarak da çevresine güven duymaktır. Terör işte bu güven duygusuna zarar vererek toplumu bir arada tutan değerleri sarsabilir.

Terör konusu çocuklara nasıl anlatılmalı?

Terör, insanın bilinçli bir şekilde diğer insanlara zarar verme eylemidir ve bu yönüyle bile tek başına toplumda nefret uyandırır. Çocuklara terör olayını anlatırken bir kitleye, bir kültüre, bir etnik varlığa olumsuz söylemler geliştirmeden zaman zaman bu tip olumsuz olayların olabileceğini, her toplumda toplumun düzenini bozmaya çalışanların olduğunu ve maalesef bazı insanların da bu nedenle zarar gördüğü anlatılabilir. Çok fazla ayrıntıya girilmemelidir.

Yakını şehit olan bir çocuğa arkadaşları ve çevresi nasıl davranmalı?

Şehitlik makamı birçok kültürde zaten çok anlamlı ve değerli bir makamdır. Bu anlamda şehit yakınları toplum içinde gereken saygıyı göreceklerdir. Ancak elbette ki, kayıp şekli ne olursa olsun sonuç olarak babasını ya da yakınını kaybetmiş bir çocuk onun nasıl öldüğünden çok neden öldüğüyle ilgilenecektir. Çok küçük yaştaki çocuklar için önermiyoruz, ancak yaşı biraz daha büyük çocuklar babasının mezarına götürülebilir, cenazesine tanıklık edebilir. Kaybı takip eden dönemlerde ise çocuğun eski düzenini sürdürmesi sağlanmalıdır.

Çocuklar okulda, yolda, sokakta bir terör eyleminin içinde kalmaktan korkuyor. Bu korkuyu nasıl yenecekler?

Buradaki asıl iş yetişkinlere düşüyor. Bir çocuğun korkusunun devam edip etmemesi ebeveyninin tutumuna bağlı. Ebeveyn, her tür olumsuzluğa karşı, çeşitli önemler de alarak, çocuğunun normal yaşantısını sürdürmesini sağlamalı. Medyadaki haberlerden çocuklar uzak tutulmalı, şiddet içeriği ile tanıştırılmamalı. Sosyal medya kullanımı denetlenmeli ve çocuğa sunulan sınırsız internet gibi imkânlar mutlaka sınırlandırılmalı.
 
Çocuklar korkuyu da öğreniyorlar. Özellikle yetişkinlerin dünyasını model aldıklarını ve sürekli olarak onları gözlemlediklerini düşünürsek çocukların korkular geliştirmesini normal karşılamak gerekiyor. Aşırı koruyucu ve korkulu bir anne babanın çocuğuna güven aşılamasını elbette ki bekleyemeyiz. O nedenle her tür olumsuzluğa karşı normal hayatın sürdürülmesi çok önemli. Bu aynı zamanda terörün de istediği amaca ulaşamaması demek olacak ve terörle mücadele edene güvenlik güçlerinin de elini sağlamlaştıracaktır.

Toplum medyadaki haberlerden nasıl etkileniyor? Bu haberlere karşı ani tavır ve hareketlerden kendini nasıl koruyabilir?

Aslında çocukların bu tip haberlerden uzak tutulması gerekiyor. Terör olsun ya da olmasın her tür şiddet içerikli haberden uzak tutulmaları önemli. Çocuklar için bu tip haberleri izlemek bir süre sonra şiddeti bir oyun gibi görmelerine ve olağan karşılamalarına yol açıyor. Çocukların bilgisayarlarla ve telefonlarla bu kadar içli dışlı olmalarının en büyük tehlikesi bu, doğrudan her tür habere ve bilgiye ulaşabiliyor olmaları. Çocuklar, özellikle okul çağı çocukları mümkün olduğu kadar ekranlardan uzak tutulmalı. Bunun dışında çocukları açık açık, 'Sizin izlemenizin yanlış olduğu görüntüler yer alabilir' diyerek uyarmak ve neden onların izlemesine izin vermediğinizi açıklamak da yararlı olur. 
 
Terör olayları insanları ruhsal olarak derinden etkiliyor. Bu olaylar sonrasında bir tür bunalım yaşanıyor, bu bunalımdan nasıl çıkabiliriz?

Bu tür olaylar hem bireysel hem de toplumsal anlamda derin izler bırakıyor. Başa çıkmak zor. Ancak aşılamayacak diye bir şey yok. Aşamazsak tehlikelidir zaten. Ancak biz birbirine bağlı hatta bağımlı yaşayan bir toplumuz ve bu tür olaylarla başa çıkmakta da bunun yararlarını görüyoruz. Birlik oluyoruz, güçleniyoruz, birbirimize güç veriyoruz. Dikkat edilirse Soma faciası sonrasında hemen herkes bir araya gelip çok büyük organizasyonlar oluşturuldu. Herkes inanılmaz bir sorumluluk ve yardımseverlik bilinciyle bir araya geldi ve işin ucundan tuttu. Elbette ki kayıpları geri getiremeyiz ama onların yarım bıraktığı yerden görevi devralabiliriz. Bireysel anlamda başa çıkmakta zorlandığımız yerde de hiç gecikmeden psikolojik desek almak çok önemli. 

Şehit yakınları ve çocukları için neler yapılmalı?

Şehit yakınları hem bireysel kayıplarının acısını yaşarken hem de toplumsal bir sorumluluğun yükünü de taşımak zorunda kalıyorlar. Bu durum acıyı hafifletirken, bir yandan da ağır yükümlülüklere neden oluyor. Ayrıca çocuğun da üzerine yapışan ve ömür boyu taşıyacağı bir etiket ortaya çıkıyor: Hem babası ölmüş olmak hem de şehit çocuğu olmak. Herkes şehit çocuğuna bir birey olarak bakmalıdır. Çocuğun babası üzerinden var olmasını sağlamak yerine, onun sosyal bir birey olarak hayatını devam ettirmesini sağlamak çok önemlidir.

Terörün yarattığı kaygı psikolojisinin önüne geçmek için ne yapmamız gerekir peki?

Terörün amacı, normal giden akışı bozmak ve toplumsal düzeni sarsarak insanların güvensiz hissetmesine yol açmaktır. Sırf bu nedenle bile terörün işini kolaylaştırmamak adına güçlü olmak ve normal hayatımıza devam etmek zorundayız. Biz geçmişte çok badireler atlatmış, büyük savaşlar vermiş ve ayakta dimdik durabilmiş bir toplumuz. Yine başaracağız.

Hürriyet / Ömür Kurt