Evlerimizdeki kara kedi !

Evlerimizdeki kara kedi !
Güncelleme:

Birçok erkek kayınvalidesinden şikayetçi olurken asıl kara kedinin televizyon olduğu ortaya çıktı.

Bazı babalar dünyanın öbür ucundaki haberlere gereğinden çok ilgi gösterirken evdeki haberlerle pek ilgilenmezler. Kadınlar, eşlerinin, aileyi ilgilendiren sorunlardan uzak ve habersiz kalmalarından şikayetçidir.

"Hayatım, bizim çocuğun okul işi ne oldu?"

"..."

"Hayatım, bizim çocuğun okul işini sordum."

"Bana mı dedin? Ne dedin?"

"Allah aşkına beni duymuyor musun?"

"Yaaa, şurada bir haber seyrediyoruz. Ağız tadıyla seyrettirmiyorsun. Görmüyor musun dünyada neler oluyor?"

"Görmesine görüyorum da biraz büyük dünyayı bırakıp küçük dünyamıza yönelsen ve orada neler olduğunu görsen diyorum."

"Bütün gün çalışıp yoruluyorum. O dünyayı da sen gör."

"Tamam ama bazen de ben yetmiyorum. Sana ihtiyacımız oluyor."

Ne yazık ki, çoğu ailelerde bu tür diyaloglar yaşanıyor. Kimi babalar, bütün haberleri, açık oturumları ve futbol karşılaşmalarını seyrediyor. Dünyada ne var ne yok öğreniyor. Fakat küçük dünyası olan evinde neler olduğundan ve çocuklarının evin dışında kimlerle karşılaştığından habersiz kalıyor. Artık kadınların da erkekler gibi çalıştığını unutuyor. Bütün yük annenin omuzunda kaldığından problemleri en son babalar duyuyor. Oysa insan hayatında iç içe girmiş daireler vardır. Odak noktasında ruh, sonra kalp, mide, cisim, aile, mahalle, şehir, memleket ve dünya...

En küçük dairede en önemli görevler bulunuyor. Nedense babaların çoğu insana cazip gelen, lüzumsuz ve kendilerini pek de ilgilendirmeyen dıştaki büyük daireyle meşgul oluyorlar. Ama küçümsedikleri en küçük dairede onları ilgilendiren önemli görevler vardır. Mesela dünyanın öbür ucunda birkaç ton uyuşturucu yakalanmasını öğreniyor, "vay be!" diyor. Halbuki bunu öğrenmesinin ona ne faydası ne de zararı var. Diğer taraftan çocuğunun uyuşturucu tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun farkına varmıyor. Oysa farkına varması gereken haber budur. Çünkü burada kendine düşen bir sorumluluk, yapacağı bir vazife ve kurtaracağı bir çocuğu vardır.

Bir hanım şöyle dert yanıyordu: "Eskiden 'kara kedi' gibi eşlerin arasına kayınvalideler girermiş. Şimdi ise TV'ler giriyor. Eşim, işten gelir gelmez başına geçiyor. Sonra da oracıkta sızıp kalıyor. Birlikte ne sohbet edebiliyoruz ne de çocuklarla ilgileniyor. Çocukların ve benim sorularıma cevap yerine "susun şu önemli, bu önemli" diyor. Özetle, akşamımız önem verdiğimiz önemsiz şeylerle zail oluyor. Daha önemliler hep öteleniyor ve ihmale uğruyor. Problemler yumağı gittikçe büyüyüp çözülmez bir hale geliyor."

Bu durumda tek çare; zamanımızı, mutluluğumuzu ve diyaloğumuzu koparan TV'nin sesini biraz kısarak birbirimizi duymak ve anlamaya çalışmak. Büyük ama önemsiz dünyalardan küçük ama önemli dünyamıza dönmek... Dünyayı kurtarmaktan vazgeçip küçük dünyamızı kurtarmak için çaba sarf etmek... Sevgimizi pekiştirme yolunu açan diyalog yollarını açmak. Öyleyse beyler! Lütfen TV'nin sesini kısın ve eşlerinizin sesini duyun.