Kimi üzüntüden, kimi neşeden !

Kimi üzüntüden, kimi neşeden !

Psikolojik olarak açken yediğimiz yemekler kilo aldırıyor !

Üzüntü de yediriyor, neşe de; kimi mutluluktan yiyor, kimi dertten... Araştırmalar, fazla yemenin yüzde 75 psikolojiye bağlı olduğunu gösteriyor. Yani insanlar duygularla başa çıkmak için yemeği kullanıyor.

Fizyolojik açlıkla yendiği zaman yemek sorun olmuyor ama psikolojik açlıkla yenen her lokma kilo artışına, beraberinde sağlık sorunlarına neden oluyor.

Alışık olduğumuz üzere diyetisyenler tarafından değil de bir psikolog tarafından kaleme alınan "Duygularını Yemek" adlı kitap, tam da bu nedenle yediklerimize değil, doğrudan yememizin arkasındaki nedenlere odaklanıyor.

Her dört kişiden üçünün duygularıyla yediğini söyleyen Uzman Psikolog Treysi Kazmirci, küresel bir salgın olarak nitelendirilen obezitenin artışında duyguların neden bu kadar önemli olduğunu ve kitabını ntvmsnbc'ye anlattı.

'Terapilerde edindiğim tecrübelerimi paylaşmak istedim. Psikoloğa gitmeye ayıracak vakti veya bütçesi olmayanlar için en azından terapi sırasında faydalı olduğunu gördüğüm, üzerinde çalıştığım konulara yer verdim' diyen Kazmirci'ye göre yenen şey, her zaman yemek olmuyor.

YEMEKLE MUTLULUĞUN ARTACAĞINI SANIYORUZ

"Kimi zaman yediklerimiz yemek değil, duygularımız oluyor. Kitabın amacı da zaten, neden yediğimize dikkat edip yeme nedenimizi doğru yönlendirebilmek, çünkü ne şekilde ve ne amaçla yediğimiz çok önemli.

Sadece olumsuz duygularla değil, olumlu duygularla da yemek yeniyor. Mesela mutlu olduğumuz zaman yemek yiyerek mutluluğumuzun artacağına inanırız. Kitapta, bizleri buzdolabının önüne götüren 16 duygudan bahsediyorum; öfke, kızgınlık, kıskançlık, yalnızlık, hayal kırıklığı gibi aslında aklınıza gelebilecek her türlü duygu var. Yani duygularla yemek arasında bir bağlantı olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Duygularımızla yemek arasında fark etmeden bir bağlantı oluşuyor ve biz fark etmeden kendimizi buzdolabının önünde buluyoruz, yani sadece acıktığımız zaman değil, ruhsal etkenlerle de yiyoruz."

GENETİK YATKINLIĞA DUYGUSAL YEME EKLENİNCE...

Yediren duyguların kişiden kişiye değiştiğini belirten Kazmirci, kilo kontrolü sürecinin ise sanıldığı kadar zor olmadığı görüşünde.

"Kimi mutluluktan yiyor kimi kederden. Obezite veya aşırı kiloda kalıtım çok önemli ama araştırmalara göre obezitede duygusal yemek yemenin boyutu da çok yüksek. Bir insanın genetik olarak alacağı kilo 80 ile 100 arasındaysa, duygusal yeme üzerine eklenince bu aralık maksimuma çıkıyor. Ancak diyet yapmış kişilerin yakından bildiği gibi stresli ve sinir bozucu olan bu sürecin yönetimi aslında çok da zor değil. Bu kitapta bağımlılık olarak yemek yeme sorununun çözümlerini okuyucuya aktarıyorum."

KİLO SORUNLARINDA TERAPİNİN DEVREYE GİRDİĞİ NOKTA

Kilo koruma sürecinin kilo vermekten zor olduğunu belirten Kazmirci, "Kilonun korunması, başlı başına bir davranış biçimi olan beslenmenin köklü değişimine bağlıdır. İşte psikoloğun ve kilo sorunlarında terapinin devreye girdiği yer burasıdır" diyor.

Uzman psikoloğa göre insanlar artık günde ne kadar protein, karbonhidrat ve yağ tüketmesi gerektiğini biliyor ama bunu uygulamaya nasıl geçireceğini bilmiyor.

"Burada psikolojik güç devreye giriyor" diyen Treysi Kazmirci'nin Epsilon Yayınları'ndan çıkan "Duygularını Yemek" kitabında, ünlü isimlerin yemek ve tatlı tarifleri de yer alıyor.

TÜRKİYE GİDEREK ŞİŞMANLIYOR

Son araştırmalara göre Türkiye nüfusunun yüzde 66'sı obezite tehlikesi ile karşı karşıya. 2004 ile 2006 yılları arasında yapılan araştırmalara göre ise Türkiye'de 20 yaş üstü yetişkinlerin üçte biri obez, kadınların yüzde 40'ı erkeklerin ise yüzde 20'si aşırı kilolu.