Parkinson hastalığının belirtileri

Parkinson hastalığının belirtileri

Op. Dr. Ali Zırh, parkinson hastalığı ile ilgili bilmeniz gerekenleri anlattı...

Parkinson hastalığı, kişinin hareketlerini ve duygu durumunu önemli oranda etkileyen dopamin üretiminin eksilmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Dopamin miktarı azaldıkça Parkinson’un belirtileri hızla gün yüzüne çıkmaya başlar. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Zırh, “Parkinson hastalığının en tipik belirtilerinden bir tanesi vücudun bir tarafında ortaya çıkan ve para sayar tarzda diye hitap edilebilen istirahat halinde ortaya çıkan titremelerdir. Ama bilinenin aksine katılık, tutukluk, ağırlık ve hareketlerdeki yavaşlık ta ciddiye alınması gereken ilk bulgular olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.

Hastalığın ilk belirtileri ve ilerleyişi kişiden kişiye göre değişebildiği gibi günlük hayatımız ve koşuşturmacamız içinde fark edilmeyecek kadar basit şekilde algılanabilir. Bu sebeple ilk aşamada doktora gidilmeye gerek olmadığı düşünülmekte ya da başka hastalıkların belirtileri ile karıştırılmaktadır. Parkinson’un ilk belirtileri genellikle yaşlılık bulguları olarak düşünülüyor diyen Op. Dr. Ali Zırh; “çoğu erken çıkan hastalık belirtileri yaşlılıkla ilişkilendirildiği için tanı konulmakta oldukça geç kalınıyor. Parkinson’a benzer bulgular varsa doktora danışarak hareket edilmeli ve erken dönemde tedavi çalışmalarına başlanılmalı” dedi.

PARKİNSON’UN TEK BELİRTİSİ “EL TİTREMESİ” DEĞİLDİR!

Günümüzde ileri yaş hastalığı olarak kabul edilen Parkinson’un en belirgin özelliklerinden biri istemsiz bir şekilde ortaya çıkan ve ritmik sallanma olarak tabir edilen el titremesidir. Ama bu hastalık ile bilinen en büyük yanlışlardan biri de her el titremesine Parkinson teşhisi konulmayacağı ile ilgilidir.  Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Zırh; “beyinde hareketlerimizi düzgün ve düzenli yapabilmemizi sağlayan kontrol merkezleri var, dopamin o bölgeleri etkileyerek bedensel işlevlerimizi daha akıcı yapmamızı sağlıyor. Bu maddenin eksilmesine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkta ilk bulgular titremenin yanı sıra hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte yüz hatlarında donukluk, küçük adımlarda öne eğik yürüme, katılık, yavaşlık, tutukluk gibi belirtiler oluyor” dedi. Dr. Zırh; bunlara ilave olarak özellikle gençlerde elleri havaya kaldırınca, bir eşya tutunca ya da yazı yazarken ortaya çıkan “pozisyonel”, diğer adı ile “esansiyel” tremorun başka bir hastalık olduğunu ve Parkinson ile karıştırılmaması gerektiğini ifade etti. 

PARKİNSON HASTALARI HANGİ GIDALARLA BESLENMELİ?

Parkinson hastaları, hastalığın seyrine göre kullandıkları bazı ilaçlar sebebiyle sindirim problemi ile karşılaşmaktadırlar. Dopamin içeren ilaçlar proteinli gıdalar ile birlikte kullanıldığında ilacın emilimi ve etkisi azaldığı için mutlaka aç alınması gereken ilaçlardır. Parkinson hastalığında özel bir diyet ve beslenme protokolü yoktur diyen Op. Dr. Ali Zırh; “ilaçları tok almak, süt ve yoğurt ile birlikte almak hastaların yaptığı yanlışlar arasındadır, araya birer saatlik zaman dilimi koymak oldukça yararlı olacaktır ama bu durum Parkinson hastalarının protein almaması anlamına gelmemektedir; ileri evrede olan ve ilacın her bir zerresinin emilimine ihtiyacı olan hastaların gündüz proteini az alsalar bile akşam saatlerinde vücudun ihtiyacı olan yeteri kadar proteini almaları gerekir” şeklinde konuştu.

Bununla birlikte taze baklanın kabuğu ya da yaprağı içerisinde dopamine benzeyen maddeler olduğunun altını çizen Op. Dr. Ali Zırh; “taze bakla yiyen hastalarda ilaç almış gibi benzer olumlu sonuçlar görüldüğünü dolayısıyla ileri evrede yoğun bir şekilde ilaca ihtiyacı olan hastaların bakla yiyerek tedaviyi destekleyebileceklerini, ancak aşırıya kaçmamaları gerektiğini” ifade etti.

PARKİNSON İLE MÜCADELEDE AİLELERE DÜŞEN GÖREVLER!

Parkinson hastalığı ile mücadele etmede erken teşhis, spor ve doğru tedavi çok önemli. Tüm bunların dışında yaşam kalitesini artırmadaki en önemli olaylardan biri de şüphesiz aile desteği ve hastalığın psikolojik yönü. Op. Dr. Ali Zırh; “Parkinson hastalığı çok da korkulacak bir hastalık değil. Dolayısıyla hasta aileleri başlangıç evrelerinde hastaların, çok ümitsizliğe kapılıp sosyal yaşantıdan kendilerini çekmemeleri konusunda onlara destek olmalılar. Hastaların düzenli egzersizlerini yapmaları, ilaçlarını düzenli saatlerinde kullanmaları konusunda kontrol ve destekçi olma özelliği taşımalılar” diyerek hasta yakınlarının bu süreçteki hassasiyetlerinin ne derece önemli olduğunun altını çizdi.

Leyditurk.com