Menopozla gelen diz sorunları çözülebilir mi?

Menopozla gelen diz sorunları çözülebilir mi?

Prof.Dr. Gülçin Gülşen, menopoz sonrası ortaya çıkan diz ağrılarına dikkat çekti.

Diz ağrıları; erken dönemde kolay bir şekilde  tedavi edilebilen, ilerlediğinde ise binen yük, en hareketli eklem olması, menüsküs ve bağ dokulardaki bozulmalar nedeniyle tedavisi güçleşen, çoğu zaman da cerrahi işlemle protez takılmasına kadar gidebilen bir sağlık sorunu.

Fizyorem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Gülçin Gülşen, bu ciddi ve yaşam konforunu alıp götüren sağlık sorununun özellikle kadınlarda menopoz sonrası ortaya çıktığına dikkat çekti. Gülşen ayrıca hastalığın insan tabiatı gereği \" Merdiven inip çıkma, oturup kalkma, yürüme, koşma  sırasında dizin bükülmesine bağlı binen yükün artmasıyla eklemde tahribat oluşması, yaşlılığın getirdiği eklem kayganlığının ve kıkırdak yapımının azalması, kemik yapısının bozulması gibi doğal nedenlerinin olduğunu da vurguladı.  

Menopoz sonrası dikkat

Kadınların diz problemlerinde menopoz nedeniyle potansiyel risk grubu oluşturdukları bilgisini de veren Prof.Dr. Gülşen, \" Bunun önemli bir nedeninin kalça bağlarındaki zayıflama, kıkırdak  yapısının yumuşaması, diz eklemine binen yükün artması olduğunu belirtti. Gülşen, kadınlarda daha sık görülen eklem yüzeylerindeki aşınma, kıkırdakların yumuşaması ve kemikteki deformasyon sorunları büyük oranda menopoz sonucudur.\"dedi. Gülşen, menopoza bağlı diz sorunlarının tedavisi için de cerrahi işlem ve proteze son veren doğal yöntem PRP\'yi önerdi. 

PRP ile vücut kendi kendini tamir ediyor

Prof. Dr. Gülçin Gülşen \'Tıpta son yıllarda, doğal tedavi yöntemlerinin etkisinin, kimyasal ilaçlardan daha üstün olduğunun saptanması ile vücudun kendi kendini tamir mekanizmalarının önem kazandığı tespitini yaptı.  Bilimsel veriler yanı sıra, kendi uygulama sonuçlarının olumlu olmasına değinen Gülşen, özellikle diz kireçlenmeleri başta tüm eklem problemleri, kas-iskelet sistemi hastalıklarında doğal, ameliyatsız bir tedavi olan PRP yönteminin dokuların tamirine olanak sağladını söyledi. Gülşen, daha konforlu olan bu yöntemin kliniklerine gelen hastalarca son yıllarda giderek yoğun bir şekilde tercih edildiğini ifade etti. 

PRP hastanın kendi kanından hazırlanıyor

PRP İngilizce \"Platelet Rich Plasma\" ifadesinin  baş harflerinden türetilmiş olup, trombositten zengin plazma anlamına gelmekte. Bu yöntemde ilaç, hastanın  kendi kanından hazırlanmakta. Yani oldukça doğal bir tedavi yöntemi.

15 dakikada ilacınız hazır

Hastadan yaklaşık 50 cc kadar kan, pıhtılaşma önleyici ilaç ihtiva eden tüplere alınarak özel santrifüj işleminden geçirilir. Bu işlem yaklaşık 15  dakika sürer. Santrifüj işleminden sonra kanın trombosit dışındaki hücreleri tüpün dibine çöker. Özel sistem sayesinde 1-2  milyon trombosit hücresi olan plazma enjeksiyonun uygulanacağı enjektöre çekilir. Enjeksiyon yapılmadan önce bu plazmaya trombositleri aktive edecek ilaç (özel aktivatörler) eklenir. PRP artık hazırdır, bu aşamadan sonra bekletilmeden uygun teknikle istenilen bölgeye uygulanır.

PRP bir ağrı kesici değil, hastalığın bizatihi tedavisi

Fizyorem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Gülçin Gülşen tedavinin uygulama şekliyle de ilgili şu bilgileri verdi:

\"PRP tedavi yönteminde kanın trombositten zengin sarı renkli plazma sıvısı diz kireçlenmelerinde, diz eklemi içine 2-4 ml kadar, bir ay arayla üç kez uygulanır. Enjeksiyonu takiben birkaç hafta içinde iyileşme  başlar ve iyileşme süreci, dokudaki harabiyete göre  3 ay- 12 ay arasında devam eder. PRP enjeksiyonları sonrası kortizon enjeksiyonlarında olduğu gibi hızlı bir ağrı azalması olmaz. PRP uygulamalarında, ağrı yavaş yavaş azalır ve aylar içinde geçer. Kortizon uygulamalarında görülen şikayetlerin tekrarlaması, PRP tedavisi sonrası  gözlenen bir durum değildir. PRP dizler için bir ağrı kesici değil, hastalığın bizatihi tedavi yöntemidir.\"
 
PRP tedavisi, yaş ortalaması yükselen  toplum ile birlikte çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelen diz kireçlenmelerinin tedavisinde geleneksel yöntemlere güçlü bir alternatif  olmaktadır.