Güneşin zararlı etkileri ve korunma yöntemleri

Güneşin zararlı etkileri ve korunma yöntemleri

Kış boyunca özlenen ve yolları gözlenen güneş, yazla birlikte yeniden gündemdeki yerini alıyor.

Pek çok insan aklında, güneşin hem faydası hem de zararına dair soru işaretleri taşıyor. Nivea Sun, önce dünyamızı sonra içimizi ısıtan bu sıcak gezegenden gelen ışınların cilde etkileriyle ilgili aydınlatıcı bilgiler paylaşıyor. 

Güneş hakkında bilinenler…

Güneşten yayılan ultraviyole (UV) ışınları; erken yaşlanma, kırışık, güneş alerjisi ve hatta uzun vadede cilt kanseri gibi tehlikeli hasarlara neden olabiliyor. Bununla birlikte güneş ışığının; metabolizmayı aktive etmesi, dolaşımı tetiklemesi, kandaki oksijeni artırması gibi azımsanmayacak faydaları da bulunuyor. Kemikleri güçlendiren kalsiyumun emilimini sağlayan D vitamini sentezini, yine güneş ışığı düzenliyor. D vitamini ise vücudun, mutluluk hormonu olarak bilinen seratonini salgılamasını tetikliyor. Bu yüzden güneşten tamamen kaçmak yerine, en iyi şekilde korunmanın peşine düşmek gerekiyor.   

Güneş korunmasıyla erken yaşta tanışmak çok büyük önem taşıyor. Çocukların birçoğu 18 yaşına geldiğinde, ömür boyunca alacağı güneş ışınlarının %50 ila %80’ine maruz kalmış oluyor ve cilt kanseri çok erken yaşlarda görülebiliyor. Bu nedenle, özellikle, güneşe karşı yeterli koruma sistemi henüz gelişmemiş bebek ve çocukları direkt güneş ışınlarına maruz bırakmamak gerekiyor. Erken yaşlanmanın % 80’i güneş korumasız ve kontrolsüz güneş ışınlarına maruz kalmaktan kaynaklanıyor. 

Cilt ne söylüyor? 

Pek çok insan güneş banyosunun sağlığa yararlı olduğunu düşünüyor, ancak bronzlaşmanın cildin güneşin zararlı ışınlarına karşı kendini korumak için verdiği tepki olduğunu bilmiyor. Cilt bronzlaşmaya başladığı anda, zararlı UV ışınlarına karşı savunmaya geçtiğinin sinyalini veriyor. Bu sinyali beklemeden, güneşten korunmak gerekiyor. UV ışınının 2 temel çeşidi bulunuyor: Kısa dalga boylu UVB ve daha uzun dalga boylu UVA. 

Cildin üst katmanına etki eden UVB ışınları önce bronzlaşmayı sağlıyor, fazla maruz kalındığında ise güneş yanıklarına, katarakta ve bağışıklık sisteminde sorunlara neden olabiliyor. “Melonoma” denilen en tehlikeli cilt kanserinin de, 20 yaş öncesi yaşanılan UVB ışınlarına bağlı güneş yanıklarından kaynaklandığı belirtiliyor. UVB koruması ya da yaygın kullanımıyla GKF (Güneş Koruma Faktörü) ise ürünün, cildin güneşe karşı kendini koruyabildiği süreyi ne kadar uzattığını gösteriyor. Bu süre; cilt tipine, coğrafi bölgeye, mevsime, güne ve saate göre değişebiliyor.   

UVA ise uzun dalga boyu nedeniyle cildin dejenerasyona karşı hassas alt katmanlarına ulaşarak, hücrede DNA mutasyonuna ve uzun vadeli hasarlara yol açabiliyor. Erken cilt yaşlanması, güneş alerjisi, derin kırışık ve leke oluşumu, kolajen ve elastin dokunun hasarı, cildin su tutma kapasitesinin azalması, cilt kuruluğu ve buna bağlı elastikiyet kaybına neden olurken, cilt kanserini de tetikliyor.

Güneşten korunmanın yolları…

Güneşe çıkmadan önce, mutlaka cilt tipi ve rengine uygun faktörde güneş kremi uygulanmalı, gün içerisinde düzenli olarak tekrarlanmalı.

Özellikle yüzme, kurulanma, spor ve terleme sonrasında, güneş koruyucu ürün mutlaka yenilenmeli. Kulaklar, ense, eller ve ayakların üst kısımları unutulmamalı. Eğer çocukların yüzleri ve parmakları nemli bezlerle temizleniyorsa, bu esnada da UV korumasını azalttığı unutulmamalı, yeniden koruyucu sürülmeli.

Güneş ışınlarının en yoğun hissedildiği öğle saatlerinde güneşe çıkmaktan kaçınılmalı, gölgelik alanlar tercih edilmeli. Öğle sıcağında, 11:00 - 15:00 arasında gölgede dinlenilmeli.

Bebek ve küçük çocuklar, doğrudan güneş ışınlarına maruz bırakılmamalı. 3 yaş altındaki çocuklar ise kısa süreliğine ve iyi korunarak güneşe çıkarılmalı.

Güneşe çıkılırken açık renkli giysiler, şapka ve gözlük gibi koruyucu kıyafetler kullanılmalı. Özellikle saçları yetişkinlere oranla daha seyrek olan küçük çocuklara mutlaka şapka takılmalı. Ense kısmı uzun şapkalar tercih edilmeli.