Kadınların en büyük düşmanı

Kadınların en büyük düşmanı
Güncelleme:

Bayanlar dünya üzerindeki en büyük rakibinizi ve düşmanınızı biliyor musunuz ?

Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Serpil Aygün Cengiz, yaptığı araştırmaya göre otomobil reklamlarında ''cinsiyetçi ve milliyetçi yaklaşımlara'' rastlandığını ve ''ideal örnek'' olarak, ''otomobil-insan karışımı bir melez varlığın'' gösterildiğini belirtti.

Modern bireyin ''otomobil-insan (homo automobilus)''a dönüşümünü, National Geographic Dergisi'nde bir yıl içinde yayımlanan motorlu taşıt reklamları üzerinden araştıran Cengiz, 2,5 yıllık çalışmasını Ütopya Yayınları'ndan çıkan ''Modernizm Otomobil Kültürü ve Reklam'' isimli kitabında topladı.

Cengiz, şu anda dünyada yaklaşık 1 milyar motorlu araç bulunduğunu, bunun yüzde 80'ini otomobillerin oluşturduğunu, ehliyet kültürü, otoyol ağları ve benzin istasyonlarıyla bu sistemin ''inanılmaz bir kültür'' haline geldiğini söyledi.

''O kadar ki kentlerdeki mimari tasarım biçimleri bile otomobil kültürüyle beraber değişti'' diyen Cengiz, ''ideoloji taşıyan'' reklamlarda da modernlik için otomobilin koşut olarak gösterildiğini savundu.

OTOMOBİLLER ERKEKLERİ İŞARET EDİYOR

Modernitenin ''kral nesnesi'' olan otomobil üzerinden ''modern yaşam biçimi, kahramanlık ve rütbe'' imgelerinin sunulduğunu anlatan Cengiz, otomobil reklamlarında cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını belirtti.

Reklamlarda otomobil üzerinden sunulan ''ideal modern birey''in erkek olduğunu, yani modernliğin erkek egemenliği savunduğunu ifade eden Cengiz, reklamlarda arabaları daima erkeklerin kullandığını vurguladı.

Serpil Cengiz, ''Kadınlar var mı burada? Nerede? Ya sürücünün yanında oturuyor, arkada çocuk var ya da aracın dışında hayran hayran bakıyor. Kadınlar sürücü değil, seyirci. Çünkü ideal modern özne erkek olmalı...'' yorumunda bulundu.

İnsanların kendi araçlarına ''cinsiyet atfettiğini'', erkeklerin genellikle arabalarına ''kızım'' dediğini anımsatan Cengiz, ''Erkeklerce arabaların kadın olarak görülmesi, ideolojide 'ideal birlikteliğin' kadın-erkek birlikteliği olarak sunulmasından olabilir. Otomobil alan erkek ideal eşine, birlikteliğe ulaşıyor'' dedi.

Otomobil reklamlarında milliyetçi yaklaşımlara da rastlandığını belirten Cengiz, markaların logolarının altında mutlaka kendi ülkelerinin ana dilinden sloganlar bulunduğunu kaydetti.

TANRISALLAŞTIRMA VAR

Reklamlarda otomobillerin ''herkese tepeden bakan, akıllı, kusursuz, eşsiz...'' gibi ifadelerle tanımlandığını anlatan Cengiz, böylece bir ''tanrısallaştırma ve idealizm'' yaratıldığını savunarak, şöyle devam etti:

''Otomobil tanrısallaştırılıyor. Örneğin otomobil normalde yolda gider ama reklamlarda boşlukta gider gösteriliyor ve her zaman sayfada yukarıda gösteriliyor, tıpkı Rönesans resimlerinde insanların aşağıda, tanrısal olan meleklerin yukarıda resmedilmesi gibi...

Bir de parlak otomobil genelde parlak gridir, bu da tanrısallığa göndermedir. Dinlerde ve mitolojide parlak olmak Tanrının simgelerinden biridir. Ayrıca, mesela bir reklamda otomobilden bahsederken 'O' zamirinden sonra kesme işareti var. Bu bir tek Tanrı için kullanılır. Bir reklamda da otomobil önünde deniz açılıyor ve Tevrat'tan alıntı var, otomobil Musa peygamber yerine geçmiş. Otomobilin yukarda gösterilmesi, peygamberle özdeşleştirilmesi modern öznenin otomobil-insan olarak nasıl tanrısallaştırıldığını, ona nasıl tanrısal özellikler atfedildiğini gösteriyor.''

Cengiz, otomobilin içinin bahçe olarak gönderilmesiyle din ve mitolojide vurgulanan ''cennet bahçesi''ne atıf yapıldığını, otomobillerin ''efendileştirildiğini'' söyledi.

ÇEVRESİ ÇÖLLE KAPLI TİRYAKİ YOLCU

Serpil Cengiz ayrıca, reklamlarda otomobillerin insansılaştırıldığını vurguladı.

'Reklamların yüzde 77'sinde otomobil yollarda kendi başına giderken gösteriliyor'' diyen Cengiz, ''Bu çok anlamlı, çünkü artık otomobil insanlaştığı için ayrıca bir insana da gerek yok. Bunun yanında arabalar insanların özellikleriyle özdeşleştiriliyor. Böylece otomobili insanlaştıran modern insan, otomobille özdeşleştiği için ortaya modern kültür projesi olarak otomobil-insan melez varlığı çıkıyor'' değerlendirmesinde bulundu.

Artık günlük yaşamda da otomobilin içine giren insanın, aracıyla simbiyotik bir yaşama başladığını belirten Cengiz, şöyle devam etti:

''Mcluhan'ın arabadaki her şey insanın 'uzantısı' dediği gibi, sinir sistemi yerine frenler geçer, bu melez varlık için dikiz aynaları artık onun uzuvlarından biridir, dış dünyaya karşı, insanın derisi yerine de otomobilin dış yüzeyi geçer.

Hatta, biri arabanızı yanlış solladığında aynadan pis pis bakma, bu arada farları yakmayla aslında siz bir otomobil-insan olarak diğer otomobil-insanlarla iletişime geçiyorsunuz. Orada ne sadece otomobil ne sadece insan var, otomobil-insan var. Zaten modernist kültürün en önemli özelliklerinden biri her şeyin mekanize olması ve insanın makineleşmesi, makinelerin de insanlaşması...''

Cengiz, otomobil içindeki sürücünün sadece yola konsantre olarak artık ''etrafını görmeyen, çevresi çölle kaplı tiryaki yolcu'' haline geldiğini vurgulayarak, ''Weber 'modernlik demir kafes' demiş, reklamlar da otomobil kültürünün insanı özgürleştirici olduğunu iddia ediyor ama benim gördüğüm aslında tam tersi. Ehliyet, yol düzeni, gözetleme gibi sistemlerle bir bütün olarak düşündüğünüzde sistemin kendisi özgürleştirici değil, tam tersi otomobil kültürü bir demir kafes yaratıyor'' dedi.

Cengiz, otomobil kültürünün ''insanın kendisine ve kültürüne yabancılaşmasına sebep olduğu bir dünya yarattığını'' öne sürdü.

KİTAPTAN NOTLAR

Kitaptan derlenen ilginç veriler de şöyle:

-Otomobillerin isimleri ideolojik seçiliyor. Örneğin, ''Jeep'' markası, Temel Reis çizgi filminde duvarlardan geçen bir karakterin adı, Jeep'in Grand Cherokee modelinde amerikan yerli haklının ismi, Land Rover ''Kara Korsan'', Renault'un Clio modeli, eski Yunun mitolojisindeki esin perilerden Musalardan birinin adı.

-Araştırma kapsamında dergi doğaya yönelik yayın yapmasına rağmen reklamların yüzde 70'i otomobil kültürünü olumlayan/yeniden üreten reklamlar. Kalan yüzde 30'un içinde de çoğu zaman otomobil kültürüyle ilgili unsurlar kullanılıyor.

-Otomobille kişisel ilişki kuran çeşitli yaş ve meslek gruplarından kişilerle yapılan bir araştırmada da ''otomobilin, sahibi tarafından özel bir ad takılarak insan-biçimselleştirildiği, ona kişilik yakıştırıldığı ve cinsiyet verildiği'' ortaya çıktı.