2 yaş kimin sendromu?

2 yaş kimin sendromu?
Güncelleme:

Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar, 2 yaş sendromu ile ilgili önerilerde bulunuyor.

Bebekler ilk adımlarıyla birlikte anne babalarından bağımsız var olabileceklerinin ayırdına varmaya başlıyor. Varlığının dünyada bir karşılığı var mı? Bir şeyi kırabilir mi? Birinin canını yakabilir mi? Bunları anlamaya ve varlıklarının sınırlarını belirlemeye çalışıyor. Öte yandan anne babasından bağımsız karar alabileceklerini yani özgür iradelerinin varlığını keşfediyor. Dolayısıyla heyecanlı ve yeni keşifleriyle fazlasıyla meşgul oluyorlar. Ancak ‘2 yaş sendromu’ olarak da anılan bu dönem, günümüzde pek çok anne babayı sıkıntılı bir süreçle karşı karşıya bırakıyor.Konur Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar, 2 yaş sendromu ile ilgili anne babalara önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

2 yaşına yaklaşan bebeğinizin huyunda suyunda bir takım değişiklikler mi var? Vurmaya, bağırmaya, inatlaşmaya, tutturmaya mı başladı? Uyumak, üstünü değiştirmek, yemek yemek gibi sıradan günlük ihtiyaçların giderilmesi bile küçük bir meydan muharebesini mi andırıyor? Konur Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar,“Öncelikle sakin olun! Bunları yapmaya başlaması bebeğinizin sağlıklı gelişiminin bir işareti. Her şeyden önce, bunları yapan bebeğin ihtiyacını anlamak gerek” diyor. Bebeklerin karnı aç olsa bile, bu dönemde istemezse yemek yemeyebileceğini deneyimlemek onlara büyük bir haz veriyor. Peki bu dönem bebeğin gelişiminin olağan bir parçası iken neden ‘sendrom’ olarak anılıyor? Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar bunun iki nedeni olduğunu belirterek “Birincisi, bu dönemde bebeklerindeki davranış değişiklikleriyle nasıl baş edeceğini bilemeyen ebeveynler nedeniyle, bebeğin zaten zorlu olan bu gelişim sürecinin daha da içinden çıkılmaz hale gelmesi olabilir. İkincisi ve belki de birincinin de nedeni; bebek gelişiminin doğal bir getirisi olarak anneden bağımsızlaşmaya hazır olduğu halde, annenin bebeğinin kendisinden bağımsızlaşmasına henüz hazır hissetmemesi olabilir” diyor.

Anne ‘bağımsızlaşmaya’ hazır mı!

Anneler, bebeklerinin büyümesinden dolayı bir yandan mutlu olurken diğer yandan onların hayatı üzerindeki etkisinin azalması nedeniyle burukluk yaşayabiliyor. Özellikle de kendilerini tatmin eden başka kaynakları olmayan ya da çok az kaynağı olan anneler açısından, böyle kudretli bir pozisyonun manen çok tamir edici olabildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar “Örneğin, bebeğinin dünyaya gelmesiyle hayatının anlam kazandığını düşünen bir anne bebeğinin bağımsızlaşmasını kazanımdan çok kayıp gibi deneyimleyebiliyor. Ya da çocukluğu boyunca çok katı sınırlar içinde büyütülmüş ve yetişkinliğinde bunun getirdiği sıkıntılarla baş etmek zorunda kalmış bir anne çocuğunu bu dönemde yasaklar ve sınırlarla bunaltmamak arzusunda olabiliyor. Bu durumda annenin kendisine şu soruyu sorması elzemdir: Bu kimin ihtiyacı? Çocuğun mu? Benim mi?” diyor.

İdeal dengeyi yakalayın

3–4 yaşa kadar devam eden bu dönemde anne ve babaların çocuğa tanınacak özgürlük ve getirilecek sınırlar konusunda ideal bir denge yakalayabilmesinin önemli olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar “İdeal denge yakalanabilirse çocuk bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatacaktır. Ebeveynler bu dönemde çocukların çevrelerini keşfetmelerine olanak tanırlarsa çocuklarda otokontrol ve özgüvenin temelleri atılır. Çocuğunuz henüz bağımsızlaşma denemelerinde yenidir ve dolayısıyla başlangıçta tedirgindir. Bu nedenle kolayca vereceğiniz tepkilerden etkilenip yaptığı şeyden utanabilir ve bunu utanılacak şeyler havuzuna atabilir ya da yeni meraklarına dair şüpheci ve kaygılı bir tutum sergilemeye başlayabilir. Eğer çocuğa yeni becerilerini keşfedip geliştirmesi için alan açmazsanız, sizden bağımsızlaşmasını desteklemez ve bu konuda onu yüreklendirmek yerine sürekli ürkütürseniz ‘onu koruyacağım’ diye sınırları fazlaca daraltmış ve ona büyüyüp olgunlaşması için hareket alanı bırakmamış olursunuz. Böyle çocuklarda bir süre sonra kendi başına hiç bir şey yapamayacağı ve yapmaması gerektiği duygusu yerleşip karakterinin belirgin bir parçası haline gelir” diyor.

Utanmayı ve şüphe duymayı da öğrenmeli

Çocuğu yüreklendirme ve sınırlar koyma konusunda dengeyi bulmak çok önemli. Zira çocuğun ileride ruhsal açıdan sağlıklı bir yetişkin olabilmesi için utanmayı ve şüphe duymayı da öğrenmesi gerekiyor. Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar, aksi halde çocuğun uygunsuz derecede cüretkar olabileceğini, bunun da çocuklukta ve ileriki yaşlarda ileriyi ve yeteneklerinin sınırlılığını düşünmeden işlere adım atmasına yol açabileceğini belirterek “Örneğin, henüz yüzmeyi çok iyi öğrenmediği halde aslan oğlunuz olduğu için derinlerde de kolaylıkla yüzebileceğini düşünebilir ya da ileride o alandaki yeterliliğini doğru değerlendirmeden işlere atılıp kısa sürede iflas bayrağını çeken yetişkinlerden biri olabilir. Eğer bu dönemde çocuğunuzun bağımsızlaşma çabaları karşısında sükunetinizi koruyabilir, tanıyacağınız özgürlükler ve sınırlamalar konusunda dengeli davranabilirseniz, çocuğunuz bu zorlu süreci, ileride özgür ve güçlü bir iradesi olan, kararlı bir yetişkin olma yolunda sağlam temellerle ayrılacaktır” diyor.

Ne kendinizi yıpratın ne de çocuğunuzu!

Bu zorlu süreçte ebeveynlerin bir iki kez paniğe kapılması, kendine güveni olmayan bir çocuk yetiştirecekleri anlamına gelmiyor. Ancak bu yaş döneminin sorunlarıyla baş etmekte zorlanan anne babaların ruh sağlığı alanında bir profesyonelden destek alması, çocuklarını ve kendilerini yıpratmamaları büyük önem taşıyor. Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar “Çocuğunuzla savaşırken harcadığınız enerjiye hem kendiniz hem çocuğunuz için ihtiyacınız var. Üstelik bu dönemin çocuğunuzun nasıl bir yetişkin olacağı üzerinde kalıcı bir etkisi var. Bu sıkıntılı süreci bir fırsata çevirebilir, ayrılık ve bağımlılık gibi konulardaki hassasiyetlerinizi fark etmek, bu hassasiyetlerin sebeplerini araştırmak ve 2 yaşında bir çocukla bile baş etmenizi güçleştirdiğine göre belli ki artık işlevini yitirmiş baş etme becerilerinizin yerine yeni ve yaşam kalitenizi artıracak olanları koymak için terapiye başlayabilirsiniz” diyor.

Leyditurk.com